7 Aralık 2009 Pazartesi

Göl Kenarında Küçük Bir Piknik

Bu sefer önceden planlıydı her şey…her zamankinin aksine...3-4 gün öncesinden Cuma günü için gezi planımızı yapmıştık.Böyle günler öncesinden plan program yapınca o gün bir türlü gelmek bilmiyor.
Perşembe akşamı GS-M.Netanya maçını izlerken bile yarınki gezimiz için aklımdan liste yapıp durdum ben.Bak maç dedimde aklıma geldi J Çok eğlenceli bir maçtı.Ali “akşama maç var” deyince önce biraz “oooff neden Lig Tv de yayınlanmıyor sanki,ne güzel evde izlerdik işte” diye biraz mızmızlandım ama sonra maçı izlemek için çoğu akşam takıldığımız o güzel cafemize gittik.Her zaman olduğu gibi birbirinden güzel cafelerin olduğu sokak çok kalabalıktı ve bizim cafede öyle.Ama çok şükür ki Ali ve benim masamız ayrılmıştı.6-0 skorla biten maç ilk dakikalardan itibaren harikaydı.Ben futboldan çok anlayan biri değilimdir ama baksanıza Ali sayesinde artık futbol hakkında bile yazabiliyorum J
Derken Cuma günü erkenden -bize göre erken-J uyandık.Ben piknik sepetimizi hazırlama görevini üstlendim.Küçük pikniğimiz için ne gerekliyse hepsini renkli saklama kaplarımıza özenle yerleştirdim.Çiçekli örtümüzü,annemlerin geçen yıl Suudi Arabistan’dan getirdiği hasırımızı ve 19 lt lik damacanamızı da almayı unutmadık tabi.Ne zaman böyle bir doğa gezisi yapacak olsak dağların o buz gibi sularından nasiplenmek için damacanayı da almayı ihmal etmez Ali.
Yola çıktıktan sonra ilk durağımız Menderes oldu.Vakit namaz vakti olunca minaresinin mimarisine bakılırsa oldukça eski olan bir caminin yakınlarında durduk.Ali orada Cuma Namazını kılarken ben cami çevresindeki çocukları izledim.İçimden geçen dua cümlelerinin her birine tek tek AMİN dedim.
Gideceğimiz yer nasıl bir acaba diye düşünerek yeniden çıktık yola.Hiç bilmediğimiz kafamıza göre gittiğimiz dağlar,ormanlar işte.Ve bulduğumuz en güzel yerde piknik yapmak niyetindeydik.Yolumuzun başında,daha o güzel çam ormanlarına çıkmadan harika bir göl çıktı karşımıza ve biz buranın güzelliği konusunda konuşmadan anlaştık.Küçük pikniğimizi burada yaptık.Zaten sabahtan beri bir şey yemediğimiz için oldukça da acıkmıştık.
Göl küçük,sakin…sadece kuş cıvıltıları vardı…ve göl kenarında tam bize göre iki kişilik bir yer…Önce hasırımızı onun üzerine de çiçekli örtümüzü serip hazırladığım kapları tek tek açarken Ali de çaylarımızı doldurdu.Güzel bir kahvaltı yaptık.Açık havada insanın iştahıda açılıyor yedikçe yiyesi geliyor adeta.Yemeğin ardından bir de keyif çayımızı yudumladık kuş sesleri arasında.
Toparlanıp yine çıktık yola.Karnımızı doyurunca topladığımız enerjiyle her gördüğümüz çeşme başında durup,geçtiğimiz her köyün güzel fotoğraflarını çektik.Efem Çukuru isminde bir köye kadar gidip ordan sevimli bir amcanın tarif ettiği yolu takip ederek Seferihisar yoluna çıktık.Yelki’yi geçip Güzelbahçede deniz kenarında bir çay daha içip biraz dinlenip döndük İzmirimizin güzel sokaklarına.Bizim için şehrin gürültüsünden uzak,doğayla iç içe harika bir gezi oldu.Bu yazım biraz aceleye geldi farkındayım...


Mutlu günler


*11.08.2009 da http://birguzelciftiz.blogcu.com/sayfa/2 de yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

SELANİK

İzmir den yola çıkışımız sabah 8.30 u buldu. Yol müziklerimiz eşliğinde keyifle yol aldık. Planın ilk parçası Edirne idi. Bi gece Edirne d...