21 Temmuz 2010 Çarşamba

ÇİM BEBİŞ

Bir zamanlar çim adamlar ne kadar modaydı değil mi? İşte şimdilerde o çim amcaların bebişleri çimleniyor :) Bizde evde kocaman gözlü,ağzında memesi olan bir çim bebişi çimlendirmeye çalışıyoruz.Yoğun günlerin ardından evde boş durmaya alışamayıp huysuzlandığım günlerde sevdiceğin kucağında evimize geldi bu çim bebek :) Gözümüz gibi bakıyoruz ona çim çim saçları çıksın da bizi gülümsetsin diye.İki haftadır sevgiyle suluyoruz bu şeker şeyi ve şimdilerde tuhaf tuhaf çimlenmeye başladı :)

Muhtemelen bu post yayınlandığı zamanlarda biz Karadeniz turumuza tam gaz devam ediyor olacağız (inşallah) Ve çim bebiş bizsiz ne yaptı diye de merak ediyoruzdur.İnşallah biz dönene kadar ona bi şey olmaz…




Neşeniz bol olsun…

19 Temmuz 2010 Pazartesi

ORGANİK

Geçtiğimiz hafta balıkçılık merakımız yanında tamamen organik ürünlerle dolu bahçemizin tadını da çıkarmayı ihmal etmedik.Önceleri ben salıncakta oturmuş serin serin esen rüzgar karşısında kitabımı okuyorken bizimkiler bahçede uğraşıyorlardı.Sonra baktım onların keyifleri pek bi yerinde bende daldım yemyeşil bahçeye.



Zaten babam ben toplayayım diye bahçedeki hiçbir şeye dokundurmuyor kimseyi :) Aldık elimize kırmızı sepetimizi başladık toplamaya,biber,domates,salatalık,patlıcan,patates…Dalından taze taze koparmak,mis kokusunu içine çekmek,çıtır çıtır yemek…bunların keyfi yok hiçbir şeyde :)

Neşeniz bol olsun...

16 Temmuz 2010 Cuma

BALIKÇI

Şimdilerde yeni merakımız zıpkınla balık avlamak :) Geçen gün Ali bir heyecanla gitti aldı tüm malzemeleri ve ilk fırsatta attık kendimizi denize.Kendimize uygun bir kıyı bulduğumuzda çıkardık tüm malzemeleri,hazırladık ama elimiz boş döndük :) Elimiz boşta olsa Ali’nin o hallerini izlemek güzeldi bir o kadar da heyecanlı … Ali beni su altında küçük bir tura çıkardıktan sonra kıyıda oturup kitabım ve dalga seslerine karışan müzik eşliğinde onu izledim.Bu arada kitabın adına bakınca anlaşılmıştır,öyle huzur dolu bir mekanda “psikopat” ı okumak pek bir tuhaf oldu :)



Yakın zamanda Ali kurslara başlayacak,bakalım bu balıkçılık merakımız daha ne kadar sürecek…


Neşeniz bol olsun…

13 Temmuz 2010 Salı

İŞTE ASIL TATİL

Eee vakit geldi.Uzun bir tatile çıkmanın tam zamanıdır şimdi :)

Kısa kısa,güzel tatiller yaptık ama yetmedi işte.İhtiyacımız olan eş-dost görmek en önemlisi de anne-baba,kardeşlere sarılmak…Şimdi upuzun bir yol var önümüzde,gezilip görülecek yemyeşil kıyılar,hırçın bir deniz,bir sürü can arkadaş ve baba evinde kocaman bir aile olmanın huzurunu yaşamak var aklımızda…
Yol güzergahımızı,konaklayacağımız mekanları belirledik.Arkadaşlara haber verdik,planları yaptık,gözleri yollarda bekleyenimiz çok,ne mutlu bize.Kocaeli,Amasra,Safranbolu,Sinop,Samsun,Ordu,Trabzon ve son olarakta Rize…Tam bir Karadeniz turu olacak inşallah…Trabzon ve Rize’ye sırf eski günleri yad etmek,sevgili arkadaşlarımızla eskisi gibi sabahlara kadar sohbet etmek için gideceğiz kısmetse.Sinop’a, güzel memleketimin özlediğim güzelliklerine kavuşmak için acayip bir heyecan var içimde.Dua edin,sağ-salim gidip dönelim de karadenizden en güzel kareleri yayınlayalım blogumuzdan.Ha bu arada biz yokken blogumuz bizim yokluğumuzu hissetmesin diye birkaç yazı hazırladım.Otomatik olarak yayınlanacak ve yokluğumuzu hissettirmeyecek :) Bilgisayarımız da bizimle gelecek ama oralarda bilgisayara elimi bile sürmeyeceğimize eminim,o yüzden önceden hazırlık yapıverdim :)


Yarın sabah erkenden düşeceğiz yollara ve benim yapılacak bir sürü işim var daha.Haydi bakalım bir güzel çift kaçıp gider,gezer,gelir :)


Neşeniz bol olsun…

12 Temmuz 2010 Pazartesi

YAZLIKTAKİ MOBİLYALAR

Babama ne zaman sorsanız büyük bir keyifle anlatır yıllar öncesi Çandarlı yı neden seçtiklerini.Ege ve Akdeniz kıyılarını bir bir gezip görmüş.Ve sonunda Çandarlı da karar kılmış.Çandarlı’nın güzel sitelerinden birinde uzun yıllar önce aldığı yazlıkla başlamış İzmir Çandarlı arasında gidip gelmeleri.Ama sonraları sitenin bitmeyen dertlerinden bıkan özgür ruhlu babam Çandarlı nın en güzel yerlerinden bir yerde bir arsa alıp başlamış hayalindeki evi yapmaya.Evdeki en küçük ayrıntıya kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar kendisi düşünüp,kendisi tasarladı ve şimdilerde hayallerindeki müthiş evi onca emek harcayarak yapmış olmanın keyfini yaşıyor :) Eee hayalleri gerçek olunca İzmir’i unuttu babam…
Bir aralar işte bu yazlıktaki her bir köşenin dekorasyonu ile uğraşıldığından bahsetmiştim hatta daha önceden yazmıştım,yazlıktaki mobilyaların fotoğraflarını yayınlayacağımı.Bunlar alınıp eve yerleştirileli epeyi bir zaman geçti ama fotoğraflarını yayınlamak ancak bu güne kısmetmiş :)Bu takım pofidik minderleri ve çiçekli deseniyle tam yazlık mekanlara yakışan bir model.Bunları alırken babam yanımızda değildi,biz özellikle de annem çok beğenerek seçmişti bunları.Ama gel gör ki babam bir türlü sevemedi bu takımı :) Çünkü bu koltuklara oturduğun zaman içinde gömülüp kalıyorsun :) İşte babam için fotoğraflarda gördüğünüz bu takım diğer salona taşındı bu salona yepyeni bir takım alındı…



Dekore edilecek oda çok olunca yazlıkta işler bir türlü bitmiyor.Neyseki annemler bir çok odanın yerleştirme işlemlerini bitirdiler.Çocuk odaları ile bizim yatak odamız ve yine bizim misafirlerimiz için ayrılan yatak odaları kaldı.Kendi odamız için kararımızı verdik renk ve model konusunda,ama bir türlü işe koyulamadık.Ama misafir yatak odamız için henüz hiçbir şey yok aklımızda.Bu arada misafir yatak odamız çatı katında bir oda,denize nazır büyük bir balkonu var,harika bir oda.Sizlerinde aklınızda bulunsun şirin bir çatı katı yatak odası döşemek için neler yapılabilir?aklınıza bir şey gelirse bana yazınız :)
Neşeniz bol olsun…

8 Temmuz 2010 Perşembe

ARA

Anlatmak isterdim
yazabilmek isterdim
ama zaman yok...

e o zaman bir ara isteyeyim
kısa mı,uzun mu bilinmez
ama bana biraz müsade

dualararınızı eksik etmeyiniz.

mutluluğunuz bol olsun!

5 Temmuz 2010 Pazartesi

AKYAKA'DA HUZUR-II

KERME OTTOMAN KONAK HOTEL
Hani bir önceki yazıda “Otel rahat ve güzel olunca tatil çok daha keyifli oluyor bu bi gerçek” demiş ve otel fotoğraflarımızı yayınlayacağım diye söz vermiştim ya işte yayınlıyorum.Gittiğiniz yer ne kadar güzel olursa olsun kaldığınız,uyuduğunuz,yediğiniz-içtiğiniz yer rahat en önemlisi de temiz değilse orada geçirilen vakitte eziyet haline gelebilir.O yüzden ben nereye gidersem gideyim konaklayacağımız mekan konusunda çok titiz davranıyorum.Şimdiye kadar otel seçimlerini hep Ali’ye bıraktım ve şimdiye kadar da hiç pişman olmadım.Genellikle tercihimiz butik otellerden yana oluyor.Daha sıcak,daha keyifli oluyorlar bence.Bu sefer kaldığımız otelde şirin bir butik otel olan Kemre Ottoman Konak…ve ben bu otele bayıldım tek kelime ile.Artık Akyaka’daki evimiz orası olacak kesinlikle :)Akyaka bize yani İzmir'e yaklaşık 3,5 saat kadar uzakta o yüzden sıkça yolumuzu düşüreceğiz o taraflara.Otel, mimarisi,güler yüzlü çalışanları,aktiviteleri,konforu,yemekleri,kahvaltıları,manzarası,harika müzikleri hasılı aklınıza gelebilecek her şeyi ile benden ki sadece benden değil hepimizden tam not aldı :) Otelde kaldığımız süre boyunca çok ama çok eğlendik.Otel çalışanları da bir çok konuda bize fazlasıyla yardımcı oldular.Cidden bunları laf olsun diye yazmıyorum en kısa zamanda tekrardan oraya gideceğiz inşallah.










Daha önceki yazımızda bahsetmiştim ablamlar bizim otelde oda olmadığı için çok yakınımızda bir otelde kaldılar;Gökova Hotel…Orası da güzel,şirin bir mekan…


Muğla-Gökova bölgesinin şirin Akyaka beldesine dair söylenecek çok şey var beklide ama şimdilik benden bu kadar…


P.S-I;Kerme Otoman Konak ı merak edenler, otelin güzel internet sitesi ve daha fazla fotoğraf için buyurun tıktıklayınız :)

P.S-II;Merak edenler için hemen yazayım fotoğraflar her zamanki gibi bize ait.Bu sefer büyük boyutta yayınlayayım istedim.Ama çok uğraştırıyor bu iş :)

Neşeniz bol olsun….

SELANİK

İzmir den yola çıkışımız sabah 8.30 u buldu. Yol müziklerimiz eşliğinde keyifle yol aldık. Planın ilk parçası Edirne idi. Bi gece Edirne d...