23 Temmuz 2010 Cuma

MİNİK SEPETLER

Sepetleri hele hele minicik el emeği sepetleri ne çok sevdiğimi söylemiştim daha önce.Hatta bir ara bahsetmiştim Menemen’den her geçişimizde yol üzerindeki dükkanlardaki yüzlerce,rengarenk sepete nasıl hayran kaldığımı.Ne zaman fırsat bulsam uzun uzun inceliyorum o güzel sepetleri.Ama bu seferki sepetler Menemen’den değil Aydın yolu üzerindeki bir incir tezgahından.



Geçenlerde kısa bir ara verip kaçıp gitmiştik ya buralardan.İşte dönüş yolumuz üzerinde taptaze incirler satan biz tezgahta durup mis gibi incirlerden tatmıştık.İncirleri bu minik sepetlerde satıyorlardı ve bende sırf bu sepetler için incir aldım :)


Mutfağın baş köşesine koydum içine de bir sürü ıvır-zıvır doldurdum iyi oldu :)


Neşeniz bol olsun…

21 Temmuz 2010 Çarşamba

ÇİM BEBİŞ

Bir zamanlar çim adamlar ne kadar modaydı değil mi? İşte şimdilerde o çim amcaların bebişleri çimleniyor :) Bizde evde kocaman gözlü,ağzında memesi olan bir çim bebişi çimlendirmeye çalışıyoruz.Yoğun günlerin ardından evde boş durmaya alışamayıp huysuzlandığım günlerde sevdiceğin kucağında evimize geldi bu çim bebek :) Gözümüz gibi bakıyoruz ona çim çim saçları çıksın da bizi gülümsetsin diye.İki haftadır sevgiyle suluyoruz bu şeker şeyi ve şimdilerde tuhaf tuhaf çimlenmeye başladı :)

Muhtemelen bu post yayınlandığı zamanlarda biz Karadeniz turumuza tam gaz devam ediyor olacağız (inşallah) Ve çim bebiş bizsiz ne yaptı diye de merak ediyoruzdur.İnşallah biz dönene kadar ona bi şey olmaz…




Neşeniz bol olsun…

19 Temmuz 2010 Pazartesi

ORGANİK

Geçtiğimiz hafta balıkçılık merakımız yanında tamamen organik ürünlerle dolu bahçemizin tadını da çıkarmayı ihmal etmedik.Önceleri ben salıncakta oturmuş serin serin esen rüzgar karşısında kitabımı okuyorken bizimkiler bahçede uğraşıyorlardı.Sonra baktım onların keyifleri pek bi yerinde bende daldım yemyeşil bahçeye.



Zaten babam ben toplayayım diye bahçedeki hiçbir şeye dokundurmuyor kimseyi :) Aldık elimize kırmızı sepetimizi başladık toplamaya,biber,domates,salatalık,patlıcan,patates…Dalından taze taze koparmak,mis kokusunu içine çekmek,çıtır çıtır yemek…bunların keyfi yok hiçbir şeyde :)

Neşeniz bol olsun...

16 Temmuz 2010 Cuma

BALIKÇI

Şimdilerde yeni merakımız zıpkınla balık avlamak :) Geçen gün Ali bir heyecanla gitti aldı tüm malzemeleri ve ilk fırsatta attık kendimizi denize.Kendimize uygun bir kıyı bulduğumuzda çıkardık tüm malzemeleri,hazırladık ama elimiz boş döndük :) Elimiz boşta olsa Ali’nin o hallerini izlemek güzeldi bir o kadar da heyecanlı … Ali beni su altında küçük bir tura çıkardıktan sonra kıyıda oturup kitabım ve dalga seslerine karışan müzik eşliğinde onu izledim.Bu arada kitabın adına bakınca anlaşılmıştır,öyle huzur dolu bir mekanda “psikopat” ı okumak pek bir tuhaf oldu :)



Yakın zamanda Ali kurslara başlayacak,bakalım bu balıkçılık merakımız daha ne kadar sürecek…


Neşeniz bol olsun…

13 Temmuz 2010 Salı

İŞTE ASIL TATİL

Eee vakit geldi.Uzun bir tatile çıkmanın tam zamanıdır şimdi :)

Kısa kısa,güzel tatiller yaptık ama yetmedi işte.İhtiyacımız olan eş-dost görmek en önemlisi de anne-baba,kardeşlere sarılmak…Şimdi upuzun bir yol var önümüzde,gezilip görülecek yemyeşil kıyılar,hırçın bir deniz,bir sürü can arkadaş ve baba evinde kocaman bir aile olmanın huzurunu yaşamak var aklımızda…
Yol güzergahımızı,konaklayacağımız mekanları belirledik.Arkadaşlara haber verdik,planları yaptık,gözleri yollarda bekleyenimiz çok,ne mutlu bize.Kocaeli,Amasra,Safranbolu,Sinop,Samsun,Ordu,Trabzon ve son olarakta Rize…Tam bir Karadeniz turu olacak inşallah…Trabzon ve Rize’ye sırf eski günleri yad etmek,sevgili arkadaşlarımızla eskisi gibi sabahlara kadar sohbet etmek için gideceğiz kısmetse.Sinop’a, güzel memleketimin özlediğim güzelliklerine kavuşmak için acayip bir heyecan var içimde.Dua edin,sağ-salim gidip dönelim de karadenizden en güzel kareleri yayınlayalım blogumuzdan.Ha bu arada biz yokken blogumuz bizim yokluğumuzu hissetmesin diye birkaç yazı hazırladım.Otomatik olarak yayınlanacak ve yokluğumuzu hissettirmeyecek :) Bilgisayarımız da bizimle gelecek ama oralarda bilgisayara elimi bile sürmeyeceğimize eminim,o yüzden önceden hazırlık yapıverdim :)


Yarın sabah erkenden düşeceğiz yollara ve benim yapılacak bir sürü işim var daha.Haydi bakalım bir güzel çift kaçıp gider,gezer,gelir :)


Neşeniz bol olsun…

12 Temmuz 2010 Pazartesi

YAZLIKTAKİ MOBİLYALAR

Babama ne zaman sorsanız büyük bir keyifle anlatır yıllar öncesi Çandarlı yı neden seçtiklerini.Ege ve Akdeniz kıyılarını bir bir gezip görmüş.Ve sonunda Çandarlı da karar kılmış.Çandarlı’nın güzel sitelerinden birinde uzun yıllar önce aldığı yazlıkla başlamış İzmir Çandarlı arasında gidip gelmeleri.Ama sonraları sitenin bitmeyen dertlerinden bıkan özgür ruhlu babam Çandarlı nın en güzel yerlerinden bir yerde bir arsa alıp başlamış hayalindeki evi yapmaya.Evdeki en küçük ayrıntıya kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar kendisi düşünüp,kendisi tasarladı ve şimdilerde hayallerindeki müthiş evi onca emek harcayarak yapmış olmanın keyfini yaşıyor :) Eee hayalleri gerçek olunca İzmir’i unuttu babam…
Bir aralar işte bu yazlıktaki her bir köşenin dekorasyonu ile uğraşıldığından bahsetmiştim hatta daha önceden yazmıştım,yazlıktaki mobilyaların fotoğraflarını yayınlayacağımı.Bunlar alınıp eve yerleştirileli epeyi bir zaman geçti ama fotoğraflarını yayınlamak ancak bu güne kısmetmiş :)Bu takım pofidik minderleri ve çiçekli deseniyle tam yazlık mekanlara yakışan bir model.Bunları alırken babam yanımızda değildi,biz özellikle de annem çok beğenerek seçmişti bunları.Ama gel gör ki babam bir türlü sevemedi bu takımı :) Çünkü bu koltuklara oturduğun zaman içinde gömülüp kalıyorsun :) İşte babam için fotoğraflarda gördüğünüz bu takım diğer salona taşındı bu salona yepyeni bir takım alındı…



Dekore edilecek oda çok olunca yazlıkta işler bir türlü bitmiyor.Neyseki annemler bir çok odanın yerleştirme işlemlerini bitirdiler.Çocuk odaları ile bizim yatak odamız ve yine bizim misafirlerimiz için ayrılan yatak odaları kaldı.Kendi odamız için kararımızı verdik renk ve model konusunda,ama bir türlü işe koyulamadık.Ama misafir yatak odamız için henüz hiçbir şey yok aklımızda.Bu arada misafir yatak odamız çatı katında bir oda,denize nazır büyük bir balkonu var,harika bir oda.Sizlerinde aklınızda bulunsun şirin bir çatı katı yatak odası döşemek için neler yapılabilir?aklınıza bir şey gelirse bana yazınız :)
Neşeniz bol olsun…

8 Temmuz 2010 Perşembe

ARA

Anlatmak isterdim
yazabilmek isterdim
ama zaman yok...

e o zaman bir ara isteyeyim
kısa mı,uzun mu bilinmez
ama bana biraz müsade

dualararınızı eksik etmeyiniz.

mutluluğunuz bol olsun!

5 Temmuz 2010 Pazartesi

AKYAKA'DA HUZUR-II

KERME OTTOMAN KONAK HOTEL
Hani bir önceki yazıda “Otel rahat ve güzel olunca tatil çok daha keyifli oluyor bu bi gerçek” demiş ve otel fotoğraflarımızı yayınlayacağım diye söz vermiştim ya işte yayınlıyorum.Gittiğiniz yer ne kadar güzel olursa olsun kaldığınız,uyuduğunuz,yediğiniz-içtiğiniz yer rahat en önemlisi de temiz değilse orada geçirilen vakitte eziyet haline gelebilir.O yüzden ben nereye gidersem gideyim konaklayacağımız mekan konusunda çok titiz davranıyorum.Şimdiye kadar otel seçimlerini hep Ali’ye bıraktım ve şimdiye kadar da hiç pişman olmadım.Genellikle tercihimiz butik otellerden yana oluyor.Daha sıcak,daha keyifli oluyorlar bence.Bu sefer kaldığımız otelde şirin bir butik otel olan Kemre Ottoman Konak…ve ben bu otele bayıldım tek kelime ile.Artık Akyaka’daki evimiz orası olacak kesinlikle :)Akyaka bize yani İzmir'e yaklaşık 3,5 saat kadar uzakta o yüzden sıkça yolumuzu düşüreceğiz o taraflara.Otel, mimarisi,güler yüzlü çalışanları,aktiviteleri,konforu,yemekleri,kahvaltıları,manzarası,harika müzikleri hasılı aklınıza gelebilecek her şeyi ile benden ki sadece benden değil hepimizden tam not aldı :) Otelde kaldığımız süre boyunca çok ama çok eğlendik.Otel çalışanları da bir çok konuda bize fazlasıyla yardımcı oldular.Cidden bunları laf olsun diye yazmıyorum en kısa zamanda tekrardan oraya gideceğiz inşallah.










Daha önceki yazımızda bahsetmiştim ablamlar bizim otelde oda olmadığı için çok yakınımızda bir otelde kaldılar;Gökova Hotel…Orası da güzel,şirin bir mekan…


Muğla-Gökova bölgesinin şirin Akyaka beldesine dair söylenecek çok şey var beklide ama şimdilik benden bu kadar…


P.S-I;Kerme Otoman Konak ı merak edenler, otelin güzel internet sitesi ve daha fazla fotoğraf için buyurun tıktıklayınız :)

P.S-II;Merak edenler için hemen yazayım fotoğraflar her zamanki gibi bize ait.Bu sefer büyük boyutta yayınlayayım istedim.Ama çok uğraştırıyor bu iş :)

Neşeniz bol olsun….

3 Temmuz 2010 Cumartesi

AKYAKA'DA HUZUR...

Tatil günlerinin dayanılmaz hafifliği ve bastıran sıcakların dayanılmaz ağırlığı…işte bunlar bilgisayarımı kucağıma alıp doyasıya yazmaktan alıkoyuyor beni :) Aslında buraya yazı ekleyemememin temel sebebi,yazı yazmaya üşenmem değil.Asıl üşengeçliğim 700 e yakın fotoğrafı ayıklayıp en güzellerini buradan sunmak konusunda.Daha önceki yazımda söz verdiğim için bugün zoraki aldım kucağıma bilgisayarı ve yaptığımız çekimlerden Akyaka’nın o güzel havasını en güzel yansıtanlarını bulmaya çalıştım.İlk başlarda bir heves fotoğrafları tararken bi baktım bilgisayar başında yine sıkıldım çokta seçiçi olmayayım bari dedim.Ne pc başında ne de klima karşısında uzun süre duramıyorum,buraya yazarken bile arada bir salondan çıkıp evin diğer odalarını da ziyaret ettim :) Çok sıcak çok.Öyle sıcakki insanın canı hiçbir şey yapmak istemiyor neyse ki sabahın erken saatlerinde çıktık ablamlarla,harika bir kahvaltı yapıp döndük…




Daha önce bahsetmiştim ablam ve eniştem de planlarını değiştirip bizimle Akyaka’ya geldiler diye.Hep birlikte çok güzel vakit geçirdik orada.Bizim oraya gideceğimiz aylar öncesinden belli olduğu için otelimizi ayarlayıp odamızı tutmuştuk.Bizimkiler son anda karar verince onlara da bizim otelde oda aradık ama nafile hiç boş yer yoktu.Oteldekilerinde tavsiyesi ile bizim otele çok yakın,oldukça güzel bir otelde boş yer bulduk ve komşu komşu takıldık tatilimizde :) cidden komşuculuk oynadık,onlar bizim otelin güzel bahçesine geldiler Azmak kenarında çaylarımızı içip sohbet ettik,biz de onların oteline gidip odalarının balkonundan denizi seyrettik.


Otel rahat ve güzel olunca tatil çok daha keyifli oluyor bu bi gerçek.Otel fotoğraflarımızı bir sonraki yazıya saklıyorum onları henüz ayıklayamadım.Bol bol fotoğraf yayınlayacağım otelle ilgili eminim sizde bayılacaksınız.



Henüz tatile çıkmamış olup “nereye gitsek?” diye düşünenler için Akyaka’yı da bir düşünün derim.Gidin,güzel havasını soluyun,yemyeşil ormanlarını seyredalın,güzel insanları ile muhabbet edin,evlerinin mimarisine hayran kalın :) Gitmişken Azmak turu yapmayı ihmal etmeyin.Kişi başı üç liradan…Azmak’ta turlarken Akvaryuma gelince suyun ve içindeki balıkların,su altının rengarenkliliğinin,hareketliliğinin (kelimelere bak :)) keyfini yaşayın…Akyaka’nın şirin çarşısında dolaşıp nefis bir balık ekmek yemeden dönmeyin…Evinize dönmeden önce yada akyaka’da kaldığınız günlerde mümkünse Akbük’ün güzel denizini görmeden gitmeyin hiçbiryere.

Akyaka dan dönüşümüz oldukça uzun sürdü bizim çünkü yol boyunca gezilip görülmesi gereken hiçbir yeri atlamadık.Her gördüğüm manzaranın fotoğraflarını çekeceğim diye uğraşırken ben,bana çok sabretti bizimkiler…sağolsunlar…Dönüş yolumuzda önce Akbük’e uğradık.Oranın güzelliğini fotoğraflarıma anlattıracağım :) (Keşke fotoğrafların her birini en kocaman boyutları ile teker teker yayınlayabilsem ama nafile bunlarla idare etcez artık)Sonrasında Ören,Milas,Söke,Kuşadası,Selçuk-Efes derken evimizin yolunu bulduk :)


Yakın bir zamanda uzun bir tatil daha var nasipse…Bakalım daha neler yaşancak…


Neşeniz bol olsun…

SELANİK

İzmir den yola çıkışımız sabah 8.30 u buldu. Yol müziklerimiz eşliğinde keyifle yol aldık. Planın ilk parçası Edirne idi. Bi gece Edirne d...