25 Şubat 2011 Cuma

EVİMİZDEN;FOTOĞRAFÇI KÖŞESİ:)

İşte yine ikeadan kapıp geldiğim bir ürünle karşınızdayım :) Gerçi ben bu fotoğraf askılarını alalı 2 aydan fazla oldu.Hatta alır almazda sizler için fotoğraflamıştım.Ama sonra yayınlamayı unuttum.Bu günde fotoğraflar arasında görmesem aklıma gelmeyecekti.



Fotoğraf çekmek kadar fotoğraflarımı saklamak,güzel bir şekilde sergilemekte çok önemli benim için.İşte bu yüzden ikeada bu güzel şeyi görünce hemen incelemeye başladım.Ray,zincir ve klipslerden oluşan bu setin üzerinde benim fotoğraflarım harika duracak diye düşündüm.Aldım ve dediğim gibi oldu.Minik mandalların ucunda fotoğraflarımız çok hoş durdular,değişik bir hava kattılar ortama.Eski yeni bir çok fotoğrafımızı uzunlu kısalı,farklı şekillerde astım.Bazen fotoğraf harici sevdiğim birkaç şeyi de tutturuyorum minik mandallara.Arada bir değiştiriyorum fotoğrafları,hatta fotoğraflarda görüldüğü üzere bir çok mandalımız bol kalmış durumda.Çünkü o mandallarla ilgili değişik düşüncelerim var :)
Fiskevik Duvar Resim Fotoğraf Tutucu Set imiş bu setin adı.Merak edenler için bunu da yazmış olayım.Hemen ekleyeyim yine fotoğraflardaki yüzümüzü-gözümüzü saklamak için oynadım fotoğraflarla :)

P.S;Sağda görünen kırmızı çerçevede -tahmin edeceğiniz üzere- ikeadan.Ama üzerindeki taşlı süslemeler bana ait :)
Neşeniz bol olsun…

24 Şubat 2011 Perşembe

OKUDUKÇA KEYİFLENDİREN BLOGLAR

Blog dünyasına dalıp gündelik telaşlardan uzaklaşmayı seviyorum.Gerçekten okumayı sevdiğim,güzel paylaşımlarla dolu sayfaları izlemeye alıyorum.Ve cidden izliyorum :) O an pc başında isem ana sayfaya düşen her yeni başlığa tıklayıp okuyorum izlediğim arkadaşlarımı.Yoksa sırf izleyici olmak için izlemek benim tarzım değil.

Kimi bloglar cıvıl cıvıl, okudukça içime yaşam sevinci doluyor.Kimilerinin el emeği ürünlerine ve ilginç fikirlerine şaşıp kalıyor,her seferinde “maşallah” diyorum.Kimilerinde fotoğraflara dalıp kalıyorum.Kimilerinin bir günde yaşadıklarını okurken gülümsüyorum,bazılarında ise hüzün kaplıyor içimi.Kimi sayfalarda yazanın kelimelerle dansına hayran kalıyorum.Bazı sayfaların sahiplerini can arkadaşlarımdan biri sayıyor ve seviyorum…Blog okumak için daha fazla sebep sayabilirim ama daha fazla uzatmaya gerek yok :) Sevgili Medanşeri ve Cep Aynası arkadaşlarım “okuması en keyifli blog” ödülünü layık gördükleri arasında bizleri de saymışlar.Kendilerine çok teşekkür ediyorum.Okundukça keyiflendirmek güzel,okunmak merak edilmek ayrı bir güzellik…Ben izleyicisi olduğum tüm blogların her yeni paylaşımlarını keyifle okuyorum.Bu yüzden de bu ödülü izlediğim tüm bloglara gönderiyorum.
Bu arada soğuk algınlığı nedeniyle dün ve önceki gün benim için çok zor geçti.Baş ağrısı,üşüme,mide bulantısı,hastane,doktor,tahliller ve neticede 3 gün rapor…Bu gün evdeyim ve çok daha iyiyim.Madem üç gün raporluyum iyice dinleneyim,sinema kanallarına takılayım,okuyanlarım için birkaç foto yayınlayayım bir de keyifle blog okuyayım :)
P.S;Fotoğraf I : Annemin salonun bir köşesinde duruyor.Gerçek bir bitki ama sanki yapaymış gibi.Gören herkes merakla soruyor "bunun adı ne nereden aldınız" diye.Çok güzel ve değişik bir bitki.Annem amcamların bahçesinden toplamış bunları ve salonunu süslemek için kullanmış.Adını bilmiyorum,bilen varsa bana da yazarsa sevinirim.

Fotoğraf II ; Karadenizden...yeşilliklerin arasından akıp giden derecik Ali nin objektifinden...

Fotoğraf III ; Çandarlı daki bahçemizden...

Neşeniz bol olsun…

22 Şubat 2011 Salı

YAĞMUR-KİTAP-ÇAY ÜÇLEMESİ

Ocak ayının son haftası bol kutlamalı bol sürprizli geçti benim için.Doğum günüm 27 ocak olunca o hafta farklı mekanlarda farklı şekillerde kutlamalarla şenlendi gönlüm,sevenlerim sağolsun :) Yaş ilerledikçe doğum günü kutlamanın da pek bi keyfi kalmıyor kabul ama ne olursa olsun sürprizler keyiflendiriyor insanı.O hafta ilk hamle sevdiceğimin ailesinden geldi.Annemler benim doğum günümde Çandarlı da olacakları için gitmeden bana sürpriz yapmak istemişler.Ellerinde nefis bir pasta ile çıkageldiler.Önce ben hiç üzerime alınmadım "ağzımız tatlansın diye pasta geldi" diyerek hemen çayı koydum.Ama özenle hazırlanmış pasta mumlarla ışıl ışıl odaya getirilince doğum günü çocuğu olduğumu hatırladım.20 li yaşların sonlarına yaklaşıyorum filan demedim mumlarımı üfleyip afiyetle pastamı yerken hediyeleri ve tebrikleri kabul ettim :) Sonraki kutlama doğum günümü nereden öğrendiklerini anlayamadığım öğrencilerimden geldi.Çeşitli sınıflarda çeşitli etkinlikler oldu benim için.Kendi sınıfım olan bıcır 6’lar aynı saatte derslerimizin bittiği bir günü takip edip yalvar yakar çıkardılar beni okuldan.Güzel bir cafe de bana bir sürpriz parti daha yaptılar.Onlarca çocuk bir öğretmen cafe çalışanlarına illallah dedirttik.Ama sağolsunlar yine özenle seçilmiş pasta,hediyeler,anılar,şiirler derken cafe çalışanları da katıldı bize,çektiler kahrımızı :) Sonra bir başka gün sıra arkadaşlarıma geldi.Onlarda güzel bir mekanda sevdicekle birlikte beni şaşırtıp sürprizleriyle yüzümü güldürdüler.Tam 27 ocağın ilk dakikalarında sevgilinin -kardeşimin de katkılarıyla hazırladığı- sürpriziyle aklım başımdan gitti.Uzun bir süre şok üstüne şok yaşadım derken önce gözlerim doldu heyecandan.Sonra sürprizin etkisiyle sabaha kadar ağız-kulak mesafem sıfır olarak dolandım durdum :) Tatile annemlerin yanına gittiğimizde bir fasıl da bizimkilerin kutlaması oldu.Bir insan bu kadar şımartılır mı ya?O kadar da dedim “beni böyle şeylere alıştırmayın” diye.Neticede kutlamalar bitince uzun bir süre normal hayata alışamadım; bir süre her an yine biri bana renkli bir hediye paketi uzatacak sandım.Annemin yaptığı pastalara bakıp “neden bunların üzerinde mum yok” diye içerledim.Bizimkiler “hadi dışarıya çıkalım” dediklerinde “ahanda yine bana süpraaayyzz yapacaklar” diye en önce ben yollara düştüm.Yavaş yavaş anladım kutlamalar bitmiş ve ben bir yaşıma daha girmişim :)
Şimdi gülümseyerek yazıyorum bunları buraya,yazıyorum ki unutmayayım yaşanmış güzellikleri.Yazıyorum ki seneye de aynısını isterim haberiniz olsun,burada mesaj ulaşacaktır sahiplerine eminim :) Bir elimde sıcacık ıhlamur çayım diğer elimde kitabım ve dışarıda yağmur…Cama vuran yağmur damlalarına Anneke Van Giersbergen yumuşacık sesiyle eşlik ediyor.Bir yudum çayımdan bir cümle kitabımdan diyerek kitabın akıcı cümleleriyle çayımın lezzetini harmanlıyordum ki kitap bitti.Bende oturdum bilgisayar başına.Bu sefer kitabım bitti çay-yağmur-kitap üçlemem yarım kaldı diye üzülmedim çünkü sırada okunacak çok kitap var.Bakınız fotoğraflar.2010 un sonlarında bir gün sevdiceğe “2011 de çok daha fazla kitap okumalıyım” demiştim.Unutmamış bu sözümü ve az önce anlattığım doğum günü sürprizine okunacak kitaplar listemdeki tüm kitapları da eklemiş.2011 in ilk kitapları bunlar...Kitaplarımı merak eden ben gibi kitap kurdu arkadaşlar için okudukça yorumlarım kitaplarımı ama şimdilik isimlerini yazayım hemen;
Adım Adım Kur’an Dili-Dr.Necla Yasdıman;Arapça öğrenmek isteyenler için güzel bir kaynak.Ben son 1 aydır arapçayı unutmayayım,bilgilerimi tazeleyeyim diye Necla hocamın Arapça derslerine katılıyorum.Dersler çok eğlenceli geçiyor,eski bilgilerimi yeniden hatırlamak hatta bir çok şeyi unutmadığımı görmek,yeniden tercümeler yapabilmek bana çok iyi geliyor. Ve bu derslerde hocamın bu kitabının çok faydasını görüyorum.
La Sonsuzluk Hecesi-Nazan Bekiroğlu
Tahran’ın Damları-Mahrob Serajı
Resimde Görünmeyen-A.Ali Ural
Tek Kelimelik Sözlük-A.Ali Ural
Satranç Oynayan Derviş-A.Ali Ural;Neden üç tane Ali Ural kitabı?Bilmem,seviyorum onun yazılarını.Son çıkan kitabını (kelebek ve ejderha) okuduktan sonra tüm kitaplarını okuma hevesi sardı beni.
Leyla-Alexandra Cavelius;Bugün bitirdiğim kitap.Zaten bu sabah başlamıştım okumaya.Bu romanı okumayı düşünüyorsanız öyle edebi beklentilerle elinize almayın.Sanırım çeviriden kaynaklanan bir basitlik hakim kitabın diline.Ama anlatılanlar acı şeyler hatta dehşet verici ve kitap çok çabuk ilerliyor.Bosna savaşının ortasında genç ve güzel Leyla’nın hikayesi…
Şah & Sultan-İskender Pala
Firarperest-Elif Şafak;Bu aralar başucu kitabımız bu.Sevdicek her gece uyumadan önce iki deneme okuyor bu kitaptan bana.Elif Şafak’ın üslubunu seviyorum.Yormadan,germeden okutuyor kendini.
Kaplumbağa Terbiyecisi-Emre Caner


Neşeniz bol olsun…



17 Şubat 2011 Perşembe

BEKLEYİŞ

Yazılarımızın takipçisi olan bir çok arkadaş biliyor artık bizim güzel belde Çandarlı’ya olan sevgimizi.Yine hafta sonunu bekliyorum Çandarlı’ya kaçıp kafa dinlemek için.”Tatilden daha yeni çıktın ne çabuk yoruldun” diyenler olacaktır aranızda :) ama asıl tatil dönüşü ilk günler daha çok yoruyor insanı,sonrasında alışıveriyorsun.Bende bu hafta cidden bi tuhaf oldum,sabahları erken uyanmak yaramadı bünyeme :) Neyse hafta bitti sayılır ne kaldı şurda:)




Çandarlı’ya en son şubat tatilinden önceki hafta sonu gitmiştik.Rüzgarlı,soğuk ve sessizdi…Şöminede yanan odunların çıtırtısı eşliğinde kedi gibi kıvrılıp uyumuş,babamın (kayınpederim) benim için pişirdiği mis gibi kestane kokusuyla uyanmıştım :) Sonra soğuk filan dinlemeyip bahçeye çıkıp kıpkırmızı bir gonca gül ve turuncu bir çiçek fotoğraflamıştım (bknz;fotoğraflar)…Yazarken iyice anladım ki ben Çandarlı’yı çok özlemişim :) Neyse biraz daha sabır…

Neşeniz bol olsun…

15 Şubat 2011 Salı

DÖNÜŞ

Üç haftalık kocaman bir aranın ardından yeniden merhaba.Arayan soran,merak eden tüm arkadaşlara selamlar,sevgiler…Güzel bir tatil yapıp dinlendim,yenilendim ve işte döndüm.

Tatilin ilk günü düştük yollara,geze geze ve büyük bir heyecanla gittik güzel memleketime.Gezdik,gördük,annemin güzel yemeklerinden yedik,bol bol fotoğraf çektik…Tatilimin ikinci haftasında döndük,sevdicek iş başı yapınca bende evimizin tadını çıkardım.Bol müzikli,bol kitaplı süper bir dinlenmece ortamı oluşturdum.Kitaplarımdan başımı kaldırdığımda aylardır merak edipte "ne varmış bunlarda" demediğim diginin sinema kanallarına takılıp kaldım.İyiki de takılmışım bir çok sinema kanalında dünya sinemasından çok güzel,değişik türde bir sürü film izledim,eğlendim.En çok “Paris,Je t’aime” (2006) kaldı aklımda…20 yönetmen,birbirinden iyi oyuncular ve Paris’e dair minik öyküler…Filmlerden sıkıldığımda home tv den alamadım gözümü;7 günde değişim,Carter’la evini yenile ve bir sürü dünya mutfağından örnekler barındıran yemek programlarına baktım öylece.Sanırım şimdiye kadar tv başında bunca vakit geçirmemiştim :)
Ve tatil bitti koşuşturmacaya devam...Yazacak onca şey varken kısaca bizden haberler böyle:)
Neşeniz bol olsun...

SELANİK

İzmir den yola çıkışımız sabah 8.30 u buldu. Yol müziklerimiz eşliğinde keyifle yol aldık. Planın ilk parçası Edirne idi. Bi gece Edirne d...