7 Mart 2010 Pazar

TAVLA-MISIR

Bu hafta cumadan gittik Çandar’lıya ve cumartesi akşamı döndük.Çandarlı’nın en güzel günleri başlıyor yavaş yavaş.Her yer yeşilleniyor,bembeyaz papatyalar sarmış bahçemizi.Şimdi sıra ağaçlarda hele bir de ağaçlar çiçeklensin Çandarlı’ya doyum olmaz .Bu hafta balkona her çıktığımda bir papatyalara baktım gülümsedim bir de bulutlu gökyüzü altında iyice Karadeniz e benzeyen Ege ye bakıp sakinleştim.Ben sakinleştim ama lodos sayesinde Ege yi hırçın bırakıp döndük Ege nin başka bir kıyısına…


Pazar günümüzü evimizde geçirdik.Bu sabah bir yandan sevgilinin ta geceden aklına düşen “peynirli bişi” leri kahvaltıya hazırlarken bir yandan da hamurlarla oynayıp un savaşı yaptık:)Biz kahvaltımızı yaparken yağmur vurmaya başladı cama ve kahvaltı sonrası Pazar yürüyüşümüzde de eşlik etti bize.
Böyle yağmurlu havalarda yapılacak en güzel şeyi yaptık eve döndüğümüzde;Önce bir tavla maçı yaptık.Tabiki ben yine yenildim :) Her zaman bir hışımla bir de acayip laflar ederek oturuyorum tavlanın başına.Kendime güvenimi görseniz karşıma oturanı perişan ediyorum oyunda sanırsınız.Ama nafile,Ali’nin bilerek yenilmeleri ve “hayatım o taşı oraya değil buraya koy” şeklindeki müdahaleleri de olmasa “kazanmak” nedir bilemeyeceğim :) Bir de her seferinde içime dolan kazanma hırsıyla “kölecilik” oynamaya kalkışıyorum.Bilir misiniz bilmem, oyunda yenilen kişi yenen kişinin bir gün boyunca kölesi olur.Biz buna kölecilik diyoruz :) Mesela biz bunu çok önceleri ablamlarla yapardık,köle olana yapmadığımız eziyet kalmazdı;yok “bana su getir”,yok “bulaşıkları sen yıka”,”kolumu kaldıracak halim yok köleciğim kolumu sen kaldır” :) neyse ki Aliciğim bana kıyamıyor da sevgili kölesini azad ediyor her defasında :)




Tavla maçının ardından kocaman bir kase patlamış mısırın yanına güzel filmler seçtik yine.Filmlerden bir tanesi “Ice Castles-(2010)” IMDB puanı 4.7… Güzel bir müzik ve bembeyaz bir manzara ile başlayan klasik bir romantik film.Benim gibi buz pateni izlemeye meraklı olanların izleyebileceği bir film ama izlemezsenizde çok bir şey kaybetmezsiniz :)


Diğer film ise “The Lovely Bones- (2009)” IMDB puanı 6.7…Alice Sebold‘un 2002 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan The Lovely Bones filminin yönetmeni Peter Jackson.Filmin uyarlandığı kitabı okusam çok daha büyük keyif alırdım eminimki…Çünkü filmdeki bir çok sahnenin gereksizliği,tempoyu düşüren ayrıntılar benim de filme olan ilgimi azalttı.6.7 puan çok gibi geldi bana…yinede izlemek isteyenlere iyi seyirler…

Bir hafta sonu daha böylece bitti.Şimdiden pazartesi sendromunu yaşamaya başladım bile ben :)


Neşeniz bol olsun…


SELANİK

İzmir den yola çıkışımız sabah 8.30 u buldu. Yol müziklerimiz eşliğinde keyifle yol aldık. Planın ilk parçası Edirne idi. Bi gece Edirne d...